1 Haziran 2008 Pazar

BÜYÜK BULUŞMA


Randevularımız, buluşmalarımız.
Hayatımız boyunca kimlerle, nerelerde, ne amaçla buluşuyoruz?
Belki ömrümüz boyunca binlerce kez randevulaşıp buluşuyoruz..
Her sabah işe gidiyoruz, çünkü randevumuz var çalışmak için,
Evimize geliyoruz, ailemizle olan randevumuz gereğince.
Okula, doktora, sevdiğimize, çocuğumuza, dostumuza, sınavımıza, davete, sohbete...
Hep bir yerlere yetişmeye çalışıyoruz.
Bazı randevular bizi heyecanlandırıyor, bazıları sıkıntı veriyor, bazılarıysa mutlu ediyor.
Mesela, en sevdiğimiz dostumuz bizi bekliyorsa, randevusuna geç kalmamak için ne kadar tatlı bir telaş içine giriyoruz..
Sabahlarıysa iş randevumuza yetişmek için azami gayret gösteriyoruz.
Ya sevgilimizse bizi bekleyen..işte o zaman buluşma anı gelmek bilmiyor heyecan içinde..
Sevgili dostlar, iş randevularımızda iş bağlantıları kuruyor, dostumuzla buluştuğumuzda muhabbetimizi pekiştiriyor, içimizi rahatlatıyor ve sevdiğimiz kişiyle bir araya geldiğimizdeyse kendisine gönlümüzü açıyor gönülden konuşuyoruz öyle değil mi..?
Bu güzel bağların kopmaması için sürekli bir deveran yapıyoruz..

Bir de şunu düşünelim..
Biri bizi davet ediyor yanına ama diğerlerinden farklı, bambaşka..
Sevgiyi Yaratan ve yanı başımıza sevdiklerimizi yerleştiren biri..
Sevgililerin Sevgilisi..
Evet, bizi davet eden sevgilerin ve sevgililerin sahibi..
Ne dersiniz, bu randevu ihmal edilir mi..?
Nefsimizin merdivenlerden kalbimize inip bir soralım..
Aynaya yüzümüze bakıp düşünelim..sorgulayalım..
Bizi ‘yoktan’ var edeni hatırımıza getirelim..

Şimdi en sevgilinin davetini hissetmeye çalışarak düşünelim..
Yaratmadaki sevgisini ve gücünü gözlemlediğimizde,
şöyle buyurduğunu yüreğimizle hissedip duyabiliriz.

Ey kulum! Biliyorsun ki seni ben yarattım.
Öyleyse; senin yararın için belirlediğim vakitlerde huzuruma gel, aç kalbini bana.
Sabahın alacakaranlığında her yer sessizken kalbinle baş başa kaldığın zaman bana gel.
Seni her zamanki gibi dinleyeyim, dertlerine derman sunayım, ruhunu genişleteyim, işlerini kolaylaştırayım, gününü bereketlendireyim.

Bu sabah kalbini ve ruhunu bana yönelmekle şarj ettin ancak öğle vaktinde yine bekliyorum.
Haydi, günün ortasında gel sıyrıl hayatın içinden 10 dakikalığına da olsa bana yönel beni hatırla. Hatırla ki; ruhen, kalben ve fikren güzelleş..

Seni benden uzaklaştırmaya çalışan tüm engelleri aşıp ikindi vakti huzuruma gelmeni istiyorum. Günün hızlı akmaya devam ettiği anda, tüm dünyanın senin üzerine geldiği anda gel bir hoşluk oluşturalım zamanın içinde.
Fayda vermeyecek olan kişi ve nesnelere karşı yaptığın kulluğu bırak lütfen, güzelim başını layık olduğu yere, secdeye koy.. koy ki ben senin kalbine doğayım, karanlıklarını aydınlatayım, karalıklarını aklayayım..

Sabah verdiğim gün nimeti bitiyor işte..
Görüyorsun ki her yer karanlığa gömülüyor, günün yorgunluğu yüzünden okunuyor.
Her şey kararırken, herkes yorgunken huzuruma var dünyan aydınlansın, enerjin eksilmesin.
Baki isimlerimle kalıcı bir hayata hazırlayayım seni.

Bak, gecenin derinliği başlamak üzere..
İnsanlar yatıp dinlenmek için hazırlık yapıyorlar.
Gün boyunca insanlara davetimi duyurdum..
Sen de duydun..
Ve rahmetimin yamacına geldin..Ruhunu dinlendirdin, kalbini besledin.

Ey kulum! Ben gizli bir hazineydim, bilinmek istedim..
Öyle ki hazinemi her yana yaydım.. ve belli vakitlerde daha da ziyadeleştirdim.
Rabbinin hazinesinden gönlüne rahmet elmasları aksın ister misin?.
Gecenin ortasında hayat durmuş gibi her yer sessiz, insanlık uykuda, karanlık her yeri sarmış, sen benim için sıcak yatağını terk edip gelsen ben senin için neler hazır etmem kulum?
Sen benim rızam için uykunu bölsen o kalbindeki saray dünya zelzeleleri ile hiç yıkılabilir mi?
Hem kulum bana bir adım yaklaşırsa ben ona koşarım diye söz verdim.
Gel ey kulum, gel. Randevumuz var seninle. Sen unutsan da unutmasan da beni, bil ki ey kulum ben hiç unutmam seni.
Büyük buluşmamız gelmeden önce, küçük buluşmalarımız olsun..
Olsun ki birbirimizi daha iyi tanıyalım, sevelim ve sevilelim..

Ve büyük buluşma günü gelip ruhunu bedenden aldığımda, imam O’nun rızası için meyyit niyetine diyecek. Namazın kılınacak. Bu sefer de dostların senin için buluşacaklar. Senin büyük buluşmanda hazır olacaklar. Sen bana yakınlığın oranında huzur içinde olacaksın.

Bu çağrılardan sonra, yine dönelim yaşantımıza.
Dünya hayatında küçük randevularımıza verdiğimiz ehemmiyeti düşünelim
Ve bizi var eden Rabbimizin randevularına ne kadar değer verdiğimizi muhasebe edelim!
Hiç ümitsizliğe kapılmayalım. Bilanço ne olursa olsun O bizi hala bekliyor..
Hiç de uzakta değil. Hemen evimizin bir odasında bulunan seccadeden Mir’ac’a çıkan bir yol var. İki vesait değil hemen birkaç adım ötemizde.
Ah, mavi renkli seccadem.Sırlarıma aşina dostum..Arş’ın sahibine götürür müsün beni..
Affın ve mağfiretin Sultan’ıyla buluşmamıza az kaldı.
Belki bir kaç dakika ötede. Yahut ötelerden önce, kalbimizde..

Muhabbet ve hürmetlerimle... GÜNEDOĞAN

2 yorum:

Mehmet Kandemir dedi ki...

Kardeş, Allah razı olsun. Evet ne kadar gaflet içinde olduğumuzu bu yazılanları okuyup anlamamak mümkün değil.Çok doğru, bir kulun çağrısına,davetine,toplantısına,programına yetişmek için nelerimizi vermiyoruz.Ne özveriler ne çabalarla o davete yetişmeye çalışıyoruz.. Fakat bizi en şerefli mahluk olarak yaratan ve bize tüm güzellikleri bahşeden Rabbimizin günün beş altın diliminde sadece kendi kutuluşumuza vesile olacak ve büyük buluşmaya zemin hazırlayacak olan o güzel davetine ne derece önem veriyoruz. Bizler bu gaflet içinde maalesef inandığımız gibi yaşamıyor, yaşadığımız gibi inanmaya başlıyoruz.Rabbim "Dua ediniz duanıza icabet edeyim" , " Dua'sız ne öneminiz varki" diyor ve bizi günün beş altın diliminde kendi iyiliğimiz, kurtuluşumuz için dua dua yalvarmaya davet ediyor. Ve biz bunun bile kıymetini bilmiyorsak çok iyi düşünmemiz gerekiyor..Rabbimin tüm davetlerine icabet eden, bu davetlerden istifade eden kullardan olmayı nasip etsin.
Selam ve Dua ile.
İznin olursa be güzel yazını arkadaşlarımlada paylaşmak istiyorum.Çünkü hazineler, madenler gün yüzüne çıkınca dahada değer kazanır.
Mehmet Kandemir
kandemirm@mako.com.tr

Unknown dedi ki...

Allah razı olsun kardeşim. Yazılarına devam et. Allah klavyene kuvvet versin.