14 Ekim 2008 Salı

ŞÜKRÜN TILSIMI



Bir gün mutfağa girdim.
Ocağın üzerindeki yemeklere baktım.
Hepsi ayrı şekilde ve ayrı renkteydi.
Fakat onların ortaya çıkmasının öncelikli nedeni bu değildi,
‘içlerinde bulunan tatlardı’...
Yoksa, yenilmeyecek tatsızlıkta olan ve bunun yanı sıra gayet güzel görünümlü bir yemeği kim tüketebilir afiyetle?
Afiyet dediğim an aklıma şükür kökünden icad edilen teşekkür geliyor.
Şükür, şükür, şükür..
Mükemmel görünümlü hayat yemeğinin damakta kalacak bir tad güzelliği.
Okuduğum kitaplardaki o hakiki sözler bulunduğum ortamdaki hava zerrelerini dolduruyorlar.
Evet ne deniliyordu hakikatın anlatıldığı kitaplarda.
‘Şükür kainatın anahtarı’.
Nimeti ziyadelestiren bir tılsım.

Rabbimiz kainatı yarattı..
İçine önce bitkileri yerleştirdi sonra hayvanları ve cinleri ve melekleri…
Fakat yaratılışın esrarengiz yolculuğu henüz bitmemişti.
Duraklar yolcu bekliyordu dünya kervanında.
Ve nihayetinde en özel varlık adımını attı..
Yarattı Yaradan insanı, Kendisine en güzel kulluğu etsin diye.
Bir de zorluklar sundu ki, bunları da yenip başarıya koşsun diye.
Yemeğin tadı tuzu onun özü ise, kulluktaki özün de şükür ve dua olduğunu bildirdi bizlere.
Sonra işleyiş düzenli olsun diye sebepler yarattı.
Buluta gizledi, sevgisindeki yağmurunu.
Ateşe gizledi, gücünün yakıcılığını.
Gün geldi, elinde kudreti olmayan sebeplere insanoğlu teşekkür üzerine teşekkür etti.
Gerçek Yaratıcı ise sebep perdesinin arkasında sabırla bekledi.

Bizim bile olmayan verilmiş emanetleri, O’na şükür ve ibadet köprüsü kurmak için mükellefiz.
Evet biz bize verilmiş emanetler için bir bedel ödemedik ve bedel ödeyecek bir zenginliğimiz bir mülkümüz de yok. Herşey O’nun. Borcu ödeyebilecek bir gücümüz bile yokken bize; “Gel kulum sen borçlu olduğunu kabul et, senin borcunu sileyim, üzerine sana sonsuz bir saadet vereyim.” diyor merhametlilerin en merhametlisi.
O, biz yokken bizi var etti. Bizim onu çağıracak dilimiz, idrak edecek aklımız yokken O bizi çağırdı, ve Kendisine ulaşmamızın yollarını gösterdi.
Biz onu düşünemezken o bizi düşündü, işte her ihtiyacımız karşılanıyor en mükemmel şekilde.
Bilim dünyası her asırda O’nun yaratışındaki nadide güzelliklerini ve ince programlamasını gün yüzüne çıkarmaya çalışıyor.
Ve insan okudukça, kendisine verilen değeri bir kez daha bir kez daha görüyor nemli gözlerle.
Öğrendiklerimiz elimizdeki nimeti gösterdi ki, her bir organımız dünya servetlerine bedel oldu bizim için.
Örneğin; gözümüzü bir bedel karşılığında almak isteseler bedelini hiç düşünmeden rakamları aklımıza bile getirmeden anında reddederiz!..

Bununla birlikte, doğduğu günden itibaren yürüyemeyen bir çocuğun zengin babası küçücük bir yürütebilmek ümidi için tüm servetini dökmez mi? Demek verilmiş azalarımız, sistemlerimiz bu dünya değerleri ile ölçülemeyecek kadar değerli!
Ve sağlıklı geçirdiğimiz her an tüm azalarımız için yemeğin güzel tadı gibi teşekkürü yani şükrü gerektiyor.

Şükür ise bir çeşit dua…
‘Verdiklerin gerçekten çok güzel Allah’ım ve ben sana minnetarım’ demek duası.
Dua ise bir insanın diğer insanlarla konuşmak ihtiyacı kadar lazım.
Öyle ki, dua etmek hem kulluğumuzun yerine getirilmesini hem de rahmet hazinelerinin insana daha daha verilmesini sağlıyor.
Yaratılış hikmetimiz bitki ve hayvanlardan ayrı..
Her şeyiyle isimlerini ve sıfatlarını açıkça gösteren Yüce bir Sanatkara inanmak, iman etmek ve sonra dua tadında lezzetli bir hayat yemeği yemek...
O halde verilmiş ve verilecek nimetlere şükür; kulluğumuzun bir gereği ve bizleri insan eden hakikattır.

“ Bol bol nimetler veren Yüce Rabbim!
Dünyada dost ve düşman ayırdetmeden bütün mahlukatı rızıklandıran Rahman!
Bütün noksan sıfatlardan münezzehsin…
Bizi Sana layıkıyla şükredebilen Şakir kullarından eyle, tablacıların ardındaki perdeyi geçip sana
şükredebilme basîretini bizlere de bahşeyle. ”

İşte bir düşünmek nimeti bu defa mutfakta filizlendi.
Ocağın üzerindeki yemekler kainatın yaratılışına götürdü ve şükretmem için geri getirdi.
Her şey tekelinde olan Allah’a verdiği her türlü maddi ve manevi sunumları için şükürler ediyor ve eşime de bu güzel yemeklere vesile olduğu için teşekkür ediyorum…


Muhabbet ve hürmetlerimle... GÜNEDOĞAN